27 Ağustos 2013 Salı

İşte geldimmmmmm, buradayım..

Bir yaz boyunca internet ve bilgisayar sorunlarım yüzünden ilgilenemediğim blogum artık değişime ve gelişime hazır. Çünkü yine iş başındayım.....
Devamını oku ...

2 Nisan 2013 Salı

KÜTÜPHANE HAFTASI

Kitaplar.... Kütüphaneler... Setbaşı Şehir Kütüphanesi'nin yakınında oturmak.. Akşamları bir yere kahve içmeye gider gibi Kütüphan'ye uğramak...Uğramadan geçmemek ve uğramadan edememek..
Kitaplar, kütüphaneler en büyük tutkum sanırım. Bu tutkuyu okulumun kütüphanesini hiçbir şey talep etmeden ve kimsenin benden talebi olmadan yaparak yaşatmayı da sürdürdüm.İlk işim taşınan anasınıfını yerine kütüphane yapmayı diretmek oldu. Sonra çocukların kütüphanede özgür olabilmeleri için minderler aldırmayı, nereye konulacağı bilinemeyen koltukları oraya taşıtmayı, bir yerlerde çalışmadan duran dev ekran bir televizyonu da belgesel izlemek için oraya götürtmeyi ihmal etmedim. Ardından Dewey 10'lu sınıflandırma sistemi ile yüzlerce kitabı kategorileyerek  kitapların köşelerini renkli bantlar yapıştırdım. Bunu yaparken sınıfımın, kütüphane kulübünün ve Edebiyat Öğretmenimiz Fatma Öğretmenin de yardımları yadsınamaz. Onlar olmasaydı onca kitabı bantlamak çok zamanımı alacaktı. Bu destek ile çok güzel bir kütüphane hazırladık.
Öğrencilerim bir kütüphaneni için ne kadar emek harcandığını, kitapları kolay bulmak için farklı sistemler olduğunu yaparak yaşayarak gördüler.
Gelelim kütüphane haftasına. Ne yaptık kütüphane haftasında? Yine birer kitap kahramanı olduk ama bu sefer bir etkinliğimiz vardı. 4. sınıflara olduğumuz karekterleri anlattık. Her bir karakter istediği bir arkadaşına kendini ve kitapta yaptıklarını anlattı. Sonra kendini dinleyen arkadaşına kitabı hayal ederek resim yapmasını istediler. Her sunumun ardından velilerden istediğimiz geri dönütleri 4. sınıflara uyguladık ve yazdıkları yorumlara hayran olduk.
.....Sınıfa aniden gelmeleri beni çok şaşırttı. Kıyafetlerine bayıldım. Bu kitabı daha önce hiç duymamıştım. Ben de okumak istiyorum. Arkadaşım bana kitabını çok güzel anlattı. Sanki yaşamaşım gibi....Daha neler neler...
Sanırım etkinlikte amacına ulaştı. Biz de çok keyif aldık. Emret Komutanım adlı kitaptan Mustafa Kemal Atatürk'ü canlandıran öğrencime 8. sınıfların gösterdikleri saygısı inanılmazdı. Çok güldük, çok keyif aldık, dahası kitaplar bir gün için canlanmış gibiydi.Aslı bir kitap olan Müzede bir Gece adlı filmi izlediyseniz tıpkı o filmde canlanan kahramanlar gibiydik..










Devamını oku ...

Nesli tükenmekte olan bitkiler ve hayvanlar







21 ile 26 Mart arasında Orman haftası için çalışmalar hazırladık. Bu çalışmanın en  dikkat çekici yanı yapacağımız pano çalışmasını öğrencilerin belirlemesiydi. Ormanların önemini-değerini kavramış öğrencilere kendi düşüncelerimizi empoze etmek yerine onların bize bu konuda gösterebileceklerini görmek istedim. Çocuklarıma her zaman güvendiğim gibi bu konuda da çok güvendim ve beni hiç yanıltmadılar. Nesli tükenmekte olan hayvan ve bitkileri araştırmak istediklerini söylediler. Onları, güzel bilgisayar öğretmenimizin laboratuvarına götürdüm. Herkes birbirinden farklı bir bitki veya hayvanı araştırdı. Resimlerini ise bakarak çizdiler. (bilgisayar çıktısı değil yani) Nerede yaşadıklarını, dünya da ne kadar kaldıklarını yazmayı da ihmal etmediler. Bunca emeği bir de kendi elleri ile kartona yapıştırarak muhteşem bir panoya dönüştürdüler. Onlar bu hayvan ve bitkiler için çok üzüldüler. Her biri altına "Bu canlıları görürseniz, lütfen onlara zarar vermeyin!" demeyi ihmal etmedi. Lütfen siz de öğrencilerimin söylediklerine kulak verin... 

Devamını oku ...

28 Mart 2013 Perşembe

ÇANAKKALE 1915

Bu yıl ki 18 Mart Şehitleri Anma Günü'nü iliklerimize kadar hissederek yaşadık. Önce Konferans salonunda Çanakkale 1915 filminin kamera arkası görüntülerini izledik. Ardından da filmin kendisini. Sabahlara kadar Çanakkale'de yaşanan olayları anlatsaydık bu kadar etkili olmayacağını eminim. Bazen gülerek, bazen kanımız donarak bazen de göz yaşlarımızı tutamayarak izledik filmi. Öğrencilerimle böyle anlamlı bir filmi izlediğim için çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Çünkü oradaki en küçük sınıf bizdik. Oysa yürekleri gerçekten çok büyükmüş öğrencilerimin. Bunu nereden anladınız diye sorarsanız, filmin ardından kaleme aldıkları yorumları diye cevap verebilirim. Öylesine güzel yoğrulmuş ruhları ile yazdıkları yorumları bir görseydiniz... Emin olun filmden daha fazla ağladım. O anda öğrencilerimi okutup büyütüp böyle bir savaşa gönderdiğimi düşündüm de düşüncemi hafızamdan çok hızla silmek zorunda kaldım. Düşüncesi bile yüreğimi dağlamaya yetti.
Bize en güzel süpriz de Çanakkale filminin yönetmeni Yeşim SEZGİN, Atatürk rolündeki İlker KIZMAZ ve Asteğmen Muharrem'i oynayan Emre ÖZCAN'ın okulumuza konuk olmalarıydı. Filmin çekimi ile ilgili çok özel anlar paylaştılar bizimle. Sorular sorduk, onlar da bize sorular sordu. Sonra Turgut Özakman'ın kitaplarını aldık.
Anlayacağınız bu 18 Mart'ı anlamak ne demek, sanki yaşadık. Hatta öyle yaşadık ki, bir daha böyle savaşlar yaşanmasın sözü ağzımızdan değil gözlerimizden akıp yüreğimize düştü....





Devamını oku ...

4 Mart 2013 Pazartesi

REKLAMLARI ÇOCUKLAR YAPSIN....

Boşuna demiyoruz çocuklar çok yaratıcı diye. Konu reklam olur da onlar ödüllü reklam hazırlayamaz mı sanıyorsunuz? Bence reklam senaryoların hepsini çocuklar yazmalı. Onlar gerçekten bir harika....
                                                      
                                      STAR PHONE REKLAMI (cebe sığmayan fırsat, nasıl ama?)


BİLİM ÇOCUĞU BİRAZ DA ONLAR HAZIRLASIN..BAKALIM KENDİLERİNE NE HEDİYE EDİLMESİNİ İSTİYORLARMIŞ..Veeeeeee  EVET ÇOK ŞAŞIRACAKSINIZ! BU KADAR OYUNCAĞA RAĞMEN, SADECE BİR BALONnnnnnn:) (hem de küçük)

 
 
Ayrıca reklam olacak ama çocuklar"Auris"in reklamına bayılıyor. Senaryosunu yazan kişiler için sınıfça şüphelerimiz var. Şişşşş kimseye söylemeyin...
Devamını oku ...

POPÜLER EĞİTİMmış..

Eğitimin göstermelik olmasına hep karşı çıktım. Ama etrafımda duyan, anlayan yok. Öyle ki insanlar ne moda olsa onun peşinde koşuyorlar. Buz pateni popüler oluyor, buz pateni yapmayı öğreten eğitim kurumları da popüler... Yüzme popüler oluyor, tabi ki yüzme eğitimi veren kurumlar da... Yanlış anlamayın böyle eğitim veren yerlere değil sözüm, aslında "mış" gibi görünenlerle benim işim.. Eğitimin "mış" gibi yapıldığı heryere de hayretle bakıyorum..

Gerçekten o eğitimi veriyorsanız, sizin fikriniz-zikriniz o ise, onun peşinde olun, tamam...
Mesela "doğa" diyorsanız toprağın göstermelik üstünü kazıp "ağaç diktik, ot biçtik" demeyin. Toprağın altındaki solucanlara kadar ulaşsın eliniz. "Solucan var, eyvah!" deyipte geri kaçmasın.. Herkesin özel bir bitkisi olsun.Bitki kurtlansa da, haşerelerin saldırısına uğrasa da bu işi öğreten değil, öğrenmeye çalışan yapsın..Kaçmasın, korkmasın, mış gibi yapmasın..

Mesela bir limon ağacı olsun herkesin.. Üstündeki mis kokulu limonlarına gözü gibi baksın..Mış gibi yapmasın, yapamasın...Gerçekten yapsın....

BUNAYDIN

Bir limon kalmış güneşten
Bi de daluçlarında buhur
Bulutlar ki kar
Bulutlar yağıyor
Dizdüşümlerime...
Bir tahtaboştasın loş
Sarmanlar gelip gidiyor
Silüsler beyazdan da yılan
Sen bu tipiden çıkmıyacan...
Bir limon kalsada güneşten
Bide ölümcül umut
Sen bu umuttan iflah
Olamaya
Can.
               Can YÜCEL

LİMON AĞACIM
 
                                      LİMON AĞACIMIN SAKSISINI DEĞİŞTİRİRKEN
 
 

Devamını oku ...

15 Şubat 2013 Cuma

GERİ DÖNÜYORUM...

Tatildeki en önemli planlarımından biri, blogumda değişiklikler yapmak ve yeni çalışmalar eklemekti. Ancak tatile yeni planlar eklenince bir türlü bilgisayarın başına geçip sayfamla ilgilenemedim. Ama çok hızlı bir şekilde çalışmalarımı ve yeni planlarımı paylaşmak için en kısa zamanda geri dönüyorum...Beklemede kalın....
Devamını oku ...